YÜZYILLIK ACI « KASTAMONU SOZCU GAZETESİ

KÖŞE YAZISI">
SON DAKİKA

YÜZYILLIK ACI

Bu haber 14 Şubat 2023 - 9:50 'de eklendi ve kez görüntülendi.

Tarih, 06. 02. 2023; Türkiye, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldı. İlki, Pazarcık ilçesinde, uykunun en derin sayılabileceği 04.17’de oldu. Birçoğumuz, bu büyük felâket haberiyle gözünü açtı, birçok insan enkaz altında yaşam mücadelesi verirken… Zaman, öyle izafi bir kavramdır ki, bazı durumlarda geçmek bilmezken bazı durumlarda akar gider. Saniyeler, yılları yok eder… Zaman geçtikçe gördüğümüz tablo, duyduklarımız, yakınlarımıza ulaşma çabası, ulaşamayışımız durumun vahametini artırdı. Meğer, Kahramanmaraş ile birlikte Hatay, Adana, Osmaniye, Malatya, Diyarbakır, Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Kilis de bu büyük yıkımın içindeymiş.

Haber kanallarındaki görüntüler, sosyal medyadan aldığımız acil çağrıları, 7,7’lik büyük yıkımla, hayatla yaşam arası, belki de en ağır, kavgasını veren yüz binlerce insan… Zaman geçtikçe gördüğümüz tablo, duyduklarımız, yakınlarımıza ulaşma çabası, ulaşamayışımız durumun vahametini artırdı. Ülkece bir şokun ve korkunun tesiri altında, neler yapacağımıza odaklanma peşine düşmüşken, saat 13.24’te ikinci sarsıntısını yaşadı. Bu kez, Elbistan ilçesindeki 7,6 şiddetinde büyük sarsıntı kilometrelerce uzaktaki Kastamonu’da dahi etkisini gösterdi…

Ülkem, acı içinde…

Felâketin üzerinden bir hafta geçti. Herkes, elinden geleni maddi-manevi, fiziksel yapmaya çalışıyor. 7 gün millî yas ilân edildi ve deprem bölgesi OHAL kapsamında. Yurt dışından inanılmaz destek görüyoruz. Yurt içi kenetlenmiş, genci-yaşlısı her anlamda seferber olduk. Devlet kuruluşları, dernekler, arama-kurtarma ekipleri, sivil toplum örgütleri, tüm vatandaşlar canhıraş acıyı sarmak için gece-gündüz uğraşıyor. ÜLKEM, YAS İÇİNDE… Yüzyılın en büyük afetlerinden biri olarak tarihteki yerini alacak. Uluslararası kamuoyu anbean gelişmelerden haberdar ediyor. Son olarak, can kaybımız 31 bin 643, yaralımız 80 binin üzerinde olduğu duyuruldu. Sayı giderek artıyor. Biz, birer sayı mıyız? İsimlerimiz, benliğimiz, hayallerimiz, yaşadıklarımız, kalbimiz, aklımız, elimiz, gözümüz, kahkahalarımızın ve dertlerimizin ortağı yuvalarımız birer sayı mı? Acının derinliğinde, hayatın bilinmezliğinde sayılıyoruz…Bir şart konuluyor, o sayının içine dahi giremiyoruz. Sonsuz değiliz…

Sene 2023 ve herkesin, neler olduğunu öğrenme seçeneği fazlasıyla mevcut. Sosyal medya, bunun en gerçekçi ve örtülemeyen aracı… Tüm olanlar gözümüzün önünde. O yüzden gelişmeleri belirtmenin bir anlamı yok! Hayatta kalanlar, yaşamanın ağırlığını bir utanç gibi iliklerinde hissediyor. Evet, hayatta kalanlar için hayat devam ediyor; yemek, içmek, uyumak, işe gitmek, sıcak evinde durmak bir mecburiyet. Eğreti duran bir elbise… Üniversite öğrencileri için çevrim içi eğitime, diğer okullarda ise geçici bir araya karar verildi. Doğru karar diyenler de var, yanlış karar diyenler de. Pandemi ile ziyadesiyle gerileri gördük; üzerine bir de bu durumla, bir neslin ve sonrakilerin daha da gerilere gitmesi demek. Eğitimde fırsat eşitliği, zaten  hiçbir zaman söz konusu olmamıştı. En kötü şartlarda bile ileri adım atanlar her zaman vardı. Şu an, özel öğretmenleri ile eğitime başlayanlar vardır bile! Ya geride kalanlar için ne olacak? Bu yara kolay kapanabilecek mi, bilmiyorum. Umutsuz yaşanmıyor. Üzerimize düşen ne varsa peşinde olmaya gayret ediyoruz; hepimiz için. Dayanışma inanılmaz derecede yüksek ancak bu bana mucizevî vaatler sunmuyor. Sayısız kötülükler, yanlışlar ve haksızlıklar karşısında aynı dayanışmayı gösteremedik. Mikro çevremizde bin veryansın ederken, makro dünyamızda ağzımızı açmadık. Hem de her yerde, her birimde… Yanlış; aile içinde de yanlıştır, arkadaş ortamında da, mahallede de… Depremden üç gün önce selâmını almayanlara karşı vicdanım rahat diyen, Hatay-Erzin belediye başkanına, olması gerekenler için çabası esnasında; “SEN MİSİN MEMLEKETİN EN DOĞRU ADAMI?” demişler ya, hepimiz doğru insan olabildik mi? Bazı şeylerden korktuk, sustuk, işimizi-gücümüz-ekmeğimiz dedik, bazı şeyler de işimize geldi… Acıyı görmeden el ele veremedik…   

Yazmak istediğim ancak aktarmakta güçlük çektiğim, manası olan cümlelere dökemediğim, beynimin içinde çarpışan, yüreğimi sıkıştıran düşünceler ve duygular içindeyim. Ülkem acı içinde… Evlerine gittiğim, yataklarında uyuduğum, yemeklerini yediğim, gönül birliği kurduğum, hikâyeler paylaştığım kaç arkadaşımın en yakınları toprak altında can verdi, evleri, emekleri gitti. Minik yavrular, adını duyunca bile ürperdiğim soğuğun içinde… Bundan sonra ise yabancı bir mücadele bekliyor…

Çok mutsuzum, çok yorgunum, çok kızgınım, çok kırgınım, gururu ezilmiş, aşağılanmış, endişe ve güvensizlik içinde yarını bekliyorum. “Unutmak ve alışmak” olmasa, yaşam diye bir şey de olmazdı sanırım. Gelgelelim, bazı şeyleri unutmak, bazı şeylere alışmak kötülüktür. Zor ve sancılı bir süreç olacak lakin birlikte saracağız bu yarayı, kol kanat gereceğiz. Bugünleri unutmayalım, bu coğrafyanın kaderi deyip alışmayalım.

Bu, kader değil! Bu, keder!

Yeter ki, son olsun!..  

Yurdum gibi yaralıyım;
Ne eksik, ne fazla
Derin bir uçurumum
Bütün haritalarda.

Geceleri çığlıklar
Giriyor düşlerime
Dirlik nedir bilmedim;
Yalan yanlış tarihimde.

Yurdum gibi yaralıyım.
Dünyaya karşı ben
Yıllar değil yıllar, umudumdur
Sessizce küllenen…

       Ahmet Erhan

Şaduman İzmitlioğlusaduman@kastamonusozcugazetesi.net

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.