Semazenler kültürümüzde oldukça önemli bir yere sahip. Kendi eksenleri etrafında dönmelerinin insan ile evrenin yaratılışı ve Allah’a ulaşmayı temsil ettiği söyleniyor. Biz kendi etrafımızda birkaç tur atınca başımız dönerken onlar bunu dakikalarca devam ettirebiliyor. Peki ama nasıl? Yalnızca maneviyat mı? Bugün bu sorunun cevabını bulacağız.
Öncelikle dengemizi nasıl koruyoruz ve bizim başımız neden dönüyor bununla başlayalım. Denge sistemimiz iç kulak,gözler ve eklemlerden gelen bilgileri alır ve bu bilgiler beyinde yorumlanır. Daha sonra beyin dengeyi korumak ve yaralanmamak için bazı refleksleri kulanarak vücudumuzu ve gözlerimizi hareket ettirir. Böylece gözlerimiz sabit bir noktaya bakar, iskelet kaslarımız dik konumumuzu koruyacak şekilde kasılır ve düşmemiz engellenir.
Baş ve vücudumuzun hareketlerini iç kulaktaki yapılar algılar. İç kulağımızda anterior, posterior ve lateral olmak üzere üç tane yarım daire kanalı bulunmaktadır. Bu kanallar açısal hareketleri algılarlar (sağa sola dönmek gibi). İç kulakta aynı zamanda otolitler dediğimiz iki organ daha bulunmaktadır. Bunlar ise doğrusal hareketleri algılarlar (yürümek,asansöre binmek gibi). Yarım daire kanallarımızın içi endolenf denilen sıvıyla doludur. Vücudumuz dönmeye başladığında endolenf de dönmeye başlar. Durduğumuzda ise endolenfin hareketi hemen durmayacağı için dönmeye devam eder. Bu yüzden beyin hala döndüğümüzü düşünerek dönme hissimizi devam ettirir. Endolenfin dönüşü bittiğinde ise beyne giden uyarı durmuş olur ve beyin durduğumuzu anlayarak baş dönme hissini ortadan kaldırır.
Denge sistemi o kadar muhteşemdir ki iki duyu arasında eşit bilgi olmadığında bile zaman içerisinde adaptasyona uğrar. Yani dönme hissine yol açan bir hastalığımız olsa bile beyin bir süre sonra buna alışır ve dönme hissi zaman içerisinde azaltılır. Bu adaptasyon hiçbir şey yapmasak bile kendiliğinden gerçekleşir. Tamamen beynin nöral yapısı ve değişimlere olan uyumundan kaynaklanır. Semazenlerdeki gibi baş dönmesi yapan hareketler düzenli olarak tekrar edilirse beyin buna daha çabuk uyum sağlar. Daha çok açısal hareket yaptığımız halde başımız dönmez. Yani aslında semazenlerin de başı ilk zamanlar dönüyordu. Ancak bu uyarana o kadar çok maruz kaldılar ki artık beyin bunu tolere edebilmeye başladı.
