Kahramanmaraş merkezli depremler tedirginliklerimiz ve korkularımızda değişimler/dönüşümler doğurdu.
Vatandaşlarımızın acısı ve kayıpları bir hayli fazla…
Ekiplerin halen “Sesimi duyan var mı?” diye naralarda bulunması umut ve mucizeyi bir arada barındırıyor.
Normal şartlarda siren çalan bir ambulans gördüğümüzde tedirgin olup üzülürken bölgede gördüğümüz sirenli ambulanslar ise adeta umudun simgesi oluyor…
Pandemide güvenli alan oluşturan evler/binalar afetin ardından korkuyla bakılan “ayakta duran mezarlar” olarak dimağımızda belirmekte…
Peki madenciler… Canları pahasına çalıştıkları yerlerden enkazlara gelip çalışma yürütmeleri ve bize çokça güven vermeleri…
Güvenle baktığımız şeyler tedirginliğe bürünen bir hale, tedirginlik duyduğumuz şeyler ise mutluluğa ve güvene dönüşüyor…
Dönüşümün binalarımızda da olması ne güzel olurdu…
Güvendiğimiz kamu binaları, güvendiğimiz evlerimiz olsaydı…
Depremin bizim gerçeğimiz olduğunu 7’den 70’e hepimizin tam manasıyla bilmesi ve devlet erkanı da dahil buna göre hareket etmesi gerekli…
Siyasi rant uğruna imar afları olmasa…
Canlar yanmasa…
Demirden, betondan çalınmasa…
Ütopik değil gerçekçi bir dönüşüm olsa…