Günlük hayatta yaptığımız işlerin başımıza nelere yol açabileceğini çoğu zaman düşünmeden hareket ederiz. Mutfakta yemek pişirmek üzere ocağın üstüne koyduğumuz tencerenin altını açık unuttuğumuzda içerisinde yanan yağın nasıl soğutulması gerektiğini bilmiyorsak o yağın nasıl alev alabileceğini de düşünemeyiz. Bir aile bireyinin çocuğu olana kadar evdeki sivri köşeleri fark etmemesi, prizlerin ne kadar tehlikeli olabileceğini düşünmemesi gayet normaldir. Bir şeye odaklandığımızda onun bütününü oluşturan tüm parametreleri de gözden geçiririz. Bir ortamdaki farkındalığımız bilinç durumumuzla doğru orantılıdır. O konu hakkında ne kadar bilgiliysek gelebilecek tehlikelere de o kadar hazırlıklı oluruz. Türkiye’de yaşanan kazaların önemli bir bölümü evlerde gerçekleşiyor. Evinize aldığınız pet hayvanınızın sorumlulukları da tam bu noktada önemli. Özellikle ilk defa evinde hayvan besleyen kişilerin o canlıya gerekli koşulları sağlaması bilincinde olması gerekiyor. Sahiplendiğiniz kedinizi evi havalandırmak için pencere açtığınızda farklı bir odaya almanız gerektiğini, ya da havalandırma sırasında onun yanında bulunmanız gerektiğini söyleyebilirim. Hayvanlar konusunda özellikle kedi sahiplerinin bu konuya dikkat etmesi önemlidir. Çünkü kliniklere gelen kedi vakalarının çoğu yüksekten düşme oluşturmaktadır. Ölümlü kazalar içerisinde trafik kazaları ve yüksekten düşme kazaları ilk sırada yer alıyor. Hamster, tavşan gibi kemirgenler ise eğer kemirme davranışını sürdürebilecekleri bir materyale sahip değilse sizin görmediğiniz zaman diliminde doğaları gereği yerdeki kabloları, parkeleri, süpürgelikleri kemirme davranışı sergileyebiliyorlar. Sahiplendiğiniz hayvanın yaşam koşullarına ve davranışlarına uygun ortam hazırlarsanız hem pet hayvanınızın hem de sizin güvenliğiniz sağlanmış olur. Hayvan sahiplenme sürecinde ilk akla gelen “ben şimdi bu hayvana ne yaptıracağım?” gibi sorular gelmekte. Hayvan sahiplendiğinizde öncelikle hayvanın yaşına göre yapılması gereken aşılar yapılmış mı onu bilmeniz gerekiyor. Sokaktan sahiplendiyseniz ve aşı geçmişine ait herhangi bir bilgiye sahip değilseniz öncelikle detaylı bir muayeneden geçmesi için veteriner hekime getirmeniz sizin için yararlı olacaktır. Daha önceden mikroçip uygulanıp uygulanmadığı, varsa geçmişteki aşı ve tedavi uygulamaları bilgisine de bakılması size zaman kazandıracaktır. İç ve dış parazitlerinin kontrolü, kan tablosunda görünen herhangi bir enfeksiyon varlığının olup olmaması izlenecek yolu seçmenizde yardımcı olacaktır. Hala o inanış var mı bilmiyorum. Eskiden eve alınan kedi-köpeğin tüylerinden hasta olunacağı gibi bir inanış vardı. Eve alınan hayvanın tüyünden kesinlikle zarar gelmez. Ancak tüylerin üzerinde bulunan ve gözle göremediğimiz parazitler veya enfeksiyon kaynakları zoonoz (insandan hayvana, hayvandan insana bulaşabilen) hastalıklara sebep olabilirler. Veteriner hekim olarak bizler gördüklerimizden değil göremediklerimizden endişe duyarız. İşte tam da bu noktada aşılar devreye giriyor. Sahiplendiğiniz hayvanınızın aşıları tamsa endişe duyulacak bir şey de yoktur. Hatta çoğu psikoloğun özellikle çocuk yetiştirirken çocuğun sorumluluk kazanmasında pet hayvanın olumlu etkilerinden dolayı tavsiye ettiğini söyleyebilirim. Burada dikkat edilmesi gereken çocuğa oyuncak alır gibi pet hayvan alınmaması gerektiğidir. Aile bireyleri ve sahiplenilen hayvanlar arasında duygusal bir bağ kurulur zamanla. Oyuncaktan pet hayvanı ayıran temel özellik bu bağdır. Çocuğun ve aile bireylerinin hayvan sahiplenme konusunda bilinçli olması gelecekte yaşanması muhtemel sorunların da önüne geçecektir. Sahiplendiğimiz hayvanın sağlık açısından güvenli olup olmadığının sorgulanması gibi her şey sorgulanmalı. Ben sahiplenme için hazır mıyım? Evim sahipleneceğim hayvan için ne kadar uygun? Evim yeterince büyük mü? Evde alabileceğim güvenlik önlemleri neler? Aşılarını ve bakımlarını rutin olarak yaptırabilecek miyim? Ona yeterli zamanı ayırabilecek miyim? Tüm bu ve bunlar gibi sorulara verdiğiniz yanıtlarınız sizin hayvan sahiplenmeye hazır olup olmadığınızın da cevabını verecektir.
