Allah’a itaat insanoğlunun en önemli vazifelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır; dönüş de ancak ona olacaktır.” Bu ayet-i kerime, insanoğlunun hayat serüveninde temel düsturu olmalı. Zira “ben” duygusunun hâkim olduğu dünyada “ben ve benim” diye başlayan her cümle aslında insanın kendisinin ne olup ne olmadığını gösteren bir aldatmadır. Neden mi? Çünkü dünyada sen ve senin istek ve arzuların senin isteklerine hizmet etme gayesi güder ve hal böyle olunca da hayatı senin kararların işgal eder. Allah (cc) bizim olanın bize emanet verildiğini bildiriyor. Emanet ise dünyada sahibi olduğumuzu düşündüğümüz hiçbir şeyin aslında bizim olmadığını göstermektedir. O zaman aslında yaşadığımız hayatın da kural ve kaideleri de bizim kafamıza göre belirlenmemiş aksine bizim olmadığımız zamanda da var olan ve değişmeyen kurallar olarak varlığını sürdürmektedir. O zaman hayatı nasıl yaşamalıyız?
Bu sorunun cevabı oldukça anlaşılır bir şekilde fakat tâbi olmak da sorun olabilir. “… Biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık…” Bu ayet-i kerimeyi bilmek zorundayız. Zira bu kitapta her şey açıklanmıştır. O zaman insana düşen görev, yaşarken bu kitaba okumayı ve okuduğuyla amil olmayı başarmaktan öte nedir ki? Her şey eksiksiz var iken aramak ve bulmak da insana düşer. “Gerçekten onlara inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.” O zaman kitabı açıp okumak şart. Kitabı açıp okumadan o kitabın içerisinde ne olduğunu öğrenemeyiz. Bu sebeple de kendi kurallarımızı oluşturur ve insanın insana zulmetmesine sebep oluruz.
İkinci bir durum ise şudur: Allah’a ve Rasulüne itaat. İşte Kitab’ı açıp okumaktan da kasıt bu değil midir? İtaat nedir? Söz dinlemek, denileni yapmak, kabul etmek vb. bir durum ister. İşte hayat çizgisinde de her zaman Allah ve Rasulü’ne itaatte bu vardır. Evde, işte, çarşıda, pazarda, düğünde, dernekte, köyde kentte, yazda kışta, bayramda seyranda, yani her anda buna uymak gerekir. Allah ne buyurmuş bu konuda diye sormak öğrenmek elzemdir. Bilmeden itaat olmaz. Kaç kişi yüce Kitabı bu şekilde okuyor acaba? Kaç kişi hayat nizamını Kur’an’a göre idame ettiriyor? Bu sorunun cevabı merak edilenler listesinde ilk sırada yer almaktadır. Bu konuya dair ayetleri incelediğimde şu şekilde bilgilere ulaştık: “Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar ebedî başarı ve mutluluğa erenlerin tâ kendileridir.” O zaman itaatin içerisinde karşı gelmekten imtina etmek de yer almaktadır. İnsandan istenilen; Allah’tan korkması ve hayatını ona göre idame ettirmesidir. Mesela çarşıda alışveriş yaparken poşetin içerisine çürük bir meyve konuluyorsa Allah’tan korkma var mı sizce? Mesela çocukları arasında adaletten mahrum olup sevgide dahi fark gözeten bir ebeveyn, Allah’ın kitabına ne kadar hakim sizce? Mesela diye başlayan pek çok örnek verilebilecekken hakikaten kaç kişi hayatını Allah’a kul olma/itaat etme yolunda harcıyor ki? Sadece mübarek günler ve gecelerde dini yaşamak, sadece ibadet esnasında Allah’ı hatırlamak ile Allah’a itaat gerçekleşmiş olur mu ki? O halde sorum şu: Herkes kendisine Allah bu konuda ne emretmiş diye soruyor mu yoksa milli kelimemiz olan “elalem” dünyasında mı yaşıyor? Ne dersiniz?
,İnsanın en temel özelliği şaşar olmasıdır. Zira insan beşerdir ve beşer olması sebebi ile de şaşar. Dümdüz ilerlerken birden bire eğri bir yola girebilir. Bundan dolayı kendisine bir yol bulucu, uyarıcı bulmak zorundadır. O yolu aydınlatacak rehber olmadan düzen olmaz. O halde ne yapacağız? “Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim onlara isyan ederse ancak kendisine zarar verir. Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.” İnsanın kendisine yaptığı zararın farkında olması ne güzel olur. Yine aynı noktaya geliyorum. İnsanın kendisini tanıması ve bilmesi. Kendisini bilenin ise kendisine zarar vermeyeceği gerçeği. İnsan acaba yaşadığı hayatta kendisine zarar veren davranışların farkında mı ne dersiniz?
İtaat; beraberinde eylem getirmesi gerekir. Eylemsiz itaatin olduğu yerler de olur ama çoğunlukla itaatte eylem vardır. Allah’ın ve Rasulü’nün dediğini emir telakki etmek, itaat de bu vardır. Ve doğumla başlayıp ölümle sona eren bir süreci kapsar. Bu sebeple itaat; her yaşın gereğidir. Her mevkide, her durumda, her zeminde, her zamanda itaat esastır. Zira itaat eden cennete gireceği müjdesi verilirken Allah ve Rasülü’nün buyruklarından neden bîhaber olunsun ki?
İnsan hayatının yegane gayesi; geçici olan dünyada geçip gideceğini bilerek ömür sürmek ve bu ömrü de Allah’ın istediği gibi yaşamak olması gerekir. Çünkü dünya, kuralları belirlenmiş bir yerdir. Kuralların sahibi de yerin ve göğün yegane sahibi olan Allah’tır. Müslümana düşen de sadece ve sadece “işittik ve itaat ettik” demektir. İşitmek için çaba göstermek ve işitince de bahane bulmadan işittiğini uygulamaktır.